Modern dünyayı protesto eden fütürist George Orwell çalışmalarında, toplumların geleceği için karamsar bir tablo çizmiştir; fakat bu bir felaket haberciliği değil, uyarı ve uyandırma mahiyetindedir. Bilimkurgu türünün farklı bir örneği olan‘’1984’’ kitabındaysa, yazıldığı döneme göre bakıldığında gelecek tahminleri, aynı isimler altında olmasa da sanki dünyanın tüm ülkelerinde hüküm sürmek için çaba göstermektedir. 1903’te Hindistan’da doğan Orwell, 1947-48 yıllarında bu romanı yazmıştır. Tarihi vermemin sebebi, yazıldığı dönemin şartlarına göre incelemeniz. Malum, o yıllar 2.Dünya Savaşı sonrasına denk gelmektedir.
Olumsuz olan bu uzgörülere, doğru açıdan bakarsanız karşı önlem alırsınız. Ben kitabı bir karabasan hikâyesi gibi değil, olabilecek bu olaylara karşı nasıl önlem alabiliriz ve durumu tersine çeviririz diye okudum. Her zaman dediğim gibi insanlığın kendi kendini silkelemesi gereken dönem geldi geçiyor. Kötü olaylar insanların mazeretlerini arttırır ve tembelliğe sürükler. Şimdi yapılması gereken tüm yaratıcılığımızı kullanmaktır.
Yorum yapmadan kitaptan bazı uzgörüleri ve notları paylaşmak istiyorum. Sizden olumsuz görünen bu uzgörüleri nasıl değiştirebileceğiniz üzerine, kendinize sorular sormanızı istiyorum.
*Bazı bakanlık ve birlik isimleri; Gerçek Bakanlığı, Sevgi Bakanlığı, Barış Bakanlığı, Kurmaca Dairesi, Seks Karşıtı Gençlik Birliği…
*Okyanusya’nın sloganı: Savaş Barıştır, Özgürlük Köleliktir, Cahillik Güçtür…
*Partinin açıklamadığı gerçek amacı, cinsel ilişkiden zevk almayı tümden yok etmektir. Her iki cins için de sonuna kadar bakir kalmayı savunan Seks Karşıtı Gençlik Birliği gibi örgütler bile kurulmuştur. Bir gün tüm çocukların yapay döllenme (yeni söylemde yapdöl deniyordu) yoluyla dünyaya getirileceği ve kamu kurumlarında yetiştirileceği söylenmektedir.
*Tele ekran herkesi evlerinde ve her yerde izliyor. Üstelik tele ekran kalp atışlarınızı saptayabilecek kadar duyarlıydı.
*Kitap kahramanının mektubundan bir kesit: ‘’Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirlerinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana…’’
*Hem demokrasinin olanaksızlığına hem de partinin, demokrasinin koruyucusu olduğuna inanılmaktadır.
*Gerçek Bakanlığı’nda seçilmiş yalan, kayıtlara geçerek gerçek olmaktadır.
*Dil tamamen değiştiriliyor, yeni söylem uzmanları var; eski kelimelerin yerine yeni kelimeler yaratıyorlar. Sizler asıl işimizin yeni sözcükler icat etmek olduğunu sanıyorsunuz. Oysa ilgisi yok! Sözcükleri yok ediyoruz; her gün onlarcasını, yüzlercesini ortadan kaldırıyoruz. Dili en aza indiriyoruz. On birinci baskıda 2050 yılından önce eskiyecek tek bir sözcük bile bulunmayacaktır.
*Yenisöylem dilinin tüm amacı, düşüncenin ufkunu daraltmak olduğunu anlamıyor musun? Sonunda düşünce suçunu tam anlamıyla olanaksız kılacağız, çünkü onu dile getirecek tek bir sözcük bile kalmayacaktır.
*Şarkıların sözleri, güfte yazar denen bir aygıt tarafından insan eli değmeden yazılmaktadır.
Fütürizm hep teknoloji ile eşleştirilir fakat bu kitapta insanlık ön plandadır. Olumlu ile olumsuz sürekli savaş içinde, kimin galip geleceğine ise sizler karar vereceksiniz. Sorunların değil, çözümlerin üzerine kafa yorarsanız ve doğru sorular sorarsanız kendinize, olumlu geleceği tasarlamaya başladınız demektir. Yeni yıl bilgiyle gelsin…